Çekmeköy’deki Suriyeli Küçük Rama’dan Batıya İnsan Hakları Dersi
13.12.2016
Çekmeköy’de 10-17 Aralık 2016 tarihleri arasında kutlanan İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası etkinlikleri kapsamında, en son 15 Temmuz silahlı darbe girişimi ile örnek verirsek Türkiye’de ve dünyanın bazı Müslüman ülkelerde dış güçlerce ve teşvikleriyle yapılan insan hakları ve demokrasi karşıtı saldırıların temsilen gösterildiği bir program düzenlendi.
Programda Halep’teki zulümden Türkiye’ye kaçan Rama Hallak, yaptığı konuşmada dünyaya özelliklede Suriye’de yapılan katliama çanak tutan ülkelere insanlık, demokrasi dersi verdi.
Özden Cengiz Anadolu Lisesi’nde düzenlenen programa, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Ak Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı, Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş, Türk Kızılayı Çekmeköy Şube Başkanı Abdulselam Zurel, 15 Temmuz gazisi İlhami Çil öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunması ile başlayan program Köprünün Bağladıkları adlı tiyatro gösterisi ile devam etti. Sergilenen tiyatro gösterisini Çekmeköy’ün diğer okullarında öğrenim gören öğrencilerinde görmesi gerektiğini söyleyen Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız Çekmeköy’ün büyük salonlarından biri olan Turgut Özal Kültür Merkezi’nde gösterimi için çalışma yapılmasını istedi.
MÜLTECİ RAMA HALLAK: “SİZLER OYUNLARA MÜSAADE ETMEDİNİZ VE TEK MİLLET OLDUĞUNUZ, BİZ SURİYE’DE BUNU BAŞARAMADIK. TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE SAHİP ÇIKIN”
Programda bugünlerde İnsan Hakları ve Demokrasi Bildirgesi’nin hunharca çiğnenen Suriye’nin Halep kentinde yaşanan ve savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Rama Hallak yaptığı konuşmada, “Ben Suriye’den 2013 yılında Türkiye’ye geldim. Şu an yüce Türkiye Devleti’nin bir misafiriyim. Ben Suriye vatandaşı bir misafirim. Bu okulda 12-A sınıfındayım. 1999’da Halep’te dünyaya geldim. 4 kardeşiz. Ablam Maram ile birlikte aynı sınıfta okuyoruz. Ailem ile birlikte Halep’te yaşıyorduk. Topraklarımız bereketlidir. İklimimiz buraya göre daha sıcaktır. Petrol kuyularımız vardır. Ben sizlere Haleple Türkiye’nin tarihi bağlarını araştırdım. Bundan konuşmak istiyorum. Tarihçiler doğunun kraliçesi derler bu kente. Aşık Ömer ‘İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri’ demişti. Aşık Emrah sevdiğini Halep’te aramıştı. Kerem Aslı’ya bu kentte yanmıştı. Sinan ilk eseri Hüsrev Paşa Camisi’nin bu kentte inşa etmişti. Nabi burada doğmuştu. Ama bugün benim nazlı Halebim kan veriyor, can veriyor, gözyaşı veriyor, ayrılık veriyor, kısacası bana acı veriyor. Süt veren diyarım içecek su bulamıyor. İlaç bulamıyor. Duygularımı sizinle paylaşmaktan başka bir şey elimden gelmiyor. Siz kısık sesleri duyduğunuz zaman el uzattınız. Yüce bir milletsiniz. Siz Halep’te insanlığı yaşatmaya çalışıyorsunuz. Halep bu duruma nasıl geldi? Yıl 2011 Suriye’de olaylar başladı. Ben 12 yaşındaydım. Ne olduğunu anlamıyordum. Ama gördüğüm şeyler kan, uçak, savaş, yıkım.. Hissettiğim duygu ise korku idi. Birçok gece korkudan uyuyamadım. Yıl 2012 uçak sesleri artık ölüm sesleri idi. Acımadan bomba atıyorlar. Bombalar insanları öldürüyor. Evler yıkılıyor çocuklar “Anne neden bizi öldürmek istiyorlar” diye soruyor. Yıl 2013 savaş devam ediyor. Milyonlarca insan ya ölüyor ya da evini terk ediyor. Sığınacak başka ülke arıyor. Masum ve savunmasız insanlar neden öldürülür ki? Biz kimseye bir şey yapmadık. Bizde göç etmek zorunda kaldık. Babam kuyumcu dükkânı öylece bıraktı. Artık hiçbir şeyimiz yoktu. Hatay sınırına geldik. Bir hafta bekledik. Hatay’da babamın arkadaşında misafir olduk. Çok zorluk çektik. Sonra İstanbul’a geldik. Yıl 2016 ve ben Özden Cengiz Anadolu Lisesi’ne başladım. Şimdi olayları daha iyi anlıyorum. Çünkü büyüyorum. Suriye’de neler oluyordu. Kendisinden başka bir aday istemeyen Beşer Esat. Demokrasi isteyen bir halk. Esad’ı destekleyen dış güçler, Rusya, Çin, İran. Sonra Suriye topraklarında devletlerin güç mücadelesi. Amerika, Fransa ve birçok devlet. Demokrasi olsaydı, insanlar farklı liderlere oy verip yöneticilerini seçebilselerdi bu yaşananlar olmazdı. Şu an Halep kan gölü ve ben eminim ki bu sadece savaş değil. Bu bir oyun. Benim ülkemde büyük güçler oyun oynuyorlar. Türkiye çok güzel. Tıpkı eski Halep gibi. Bunun kıymetini bilin. Bu oyunun Türkiye’ye girmesine müsaade etmeyin. Hepiniz tek millet olun. Tek yürek olun ve dağılmayın. Türk milleti hakikaten cesur bir millet, iradeli bir millet. Sizler oyunlara müsaade etmediniz ve tek millet olduğunuz, biz Suriye’de bunu başaramadık. Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkın. Halep’te bugün ne insanlık, ne insan hakları, ne demokrasi var. Halep oradaysa Türkiye burada, dostun eli burada, insanlığın eli burada, benim ikinci vatanım burada. İyiki varsın Türkiyem. Son olarak polislerimize şehitlerimize rahmet dilerim. Peygamber efendimizle olsunlar. Ve Allah yaralılarımıza acil şifalar versin. Ve şu patlamaları yapanlar kahrolsun. Onlar insan değiller. Türkiye ile uğraşmak istiyorlar ve onu savaşa getirmek istiyorlar. Allah onlara fırsat vermesin ve bütün Müslüman ülkeleri korusun” dedi.
ABDULSELAM ZUREL: “BİRİNCİ OLAN RESMİMİZ DEĞERLİ BAŞBAKANIMIZ BİNALİ YILDIRIM’IN OFİSİNDE SERGİLENECEK”
Türk Kızılayı Çekmeköy Şubesi Başkanı Abdulselam Zurel konuşmasında, “Bu projenin amacı ile ilgili birkaç söz söylemek istiyorum 15 Temmuz’u hepimiz biliyoruz. Her şeyi ile yaşadık. Bugünde 15 Temmuz gazimiz değerli kardeşimizde bizlerle birlikte bizim gençlik kollarımız o kadar güzel bir gençlik kolları ki 22 gün boyunca her akşam meydanlarda görev yaptılar gönüllü olarak çalışıyor bu kişiler hiçbiri bir para almıyorlar. Bizdeki bütün ekipler ben dahil olmak üzere gönüllü çalışıyoruz. Bu arkadaşlarımız Kızılay adına meydanlarda nöbetlerde vatandaşlarımıza değişik ikramlarda bulundular. Dediler ki başkanım okullarda çalışma yapmak istiyoruz bizde çalışmamızı gerçekleştirdik okullarımızdan harika çalışmalar çıktı. Birinci olan resmimiz Değerli Başbakanımız Binali Yıldırım’ın ofisinde sergilenecek. İkinci olan resmimiz Ankara’daki Genel Merkezimizde Kızılay Müzemizde ve üçüncü olan resmimiz Türk Kızılayı İstanbul Şube Başkanı İlhami Yıldırım’ın ofisinde sergilenecek. Diğer resimlerimizde dereceye giren resimlerimizde Çekmeköy’de ve değişik yerlerde sergilenecektir” dedi.
AHMET AKTAŞ: “EN SON VE EN MÜKEMMEL DİN OLAN İSLAM DİNİ HAKSIZ YERE BİR KİMSENİN ÖLDÜRÜLMESİNİ BÜTÜN İNSANLIĞIN ÖLDÜRÜLMESİNE DENK SAYMIŞTIR”
Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş yaptığı konuşmada, “Yüce Allah insanı en güzel şekilde yaratmış, yeri ve göğü onun hizmetine sunmuştur. İnsan aklı, sorumluluğu, şerefi, kabiliyeti, vicdanı ve merhameti ile diğer canlılardan ayrılmış, kendisine, mevcudat içerisinde yaratılmışların en şereflisi anlamında eşrefi mahlûkat payesi verilmiştir. Bütün insanlar, eşit doğar ve eşit haklara sahiptirler. Bu haklar ırk, ulus, etnik köken, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklardır. İnsan onurunun koruması, insana saygı gösterilmesinin yanında en temel insan hakkı yaşam hakkıdır. Bütün semavi dinler insanın yaşam hakkını kutsal saymış, haksız yere cana kıymayı yasaklamıştır. En son ve en mükemmel din olan İslam dini haksız yere bir kimsenin öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesine denk saymıştır. Bugün burada 68. yılını kutladığımız insan haklarının beyannamesinin ilan edilmesinden tam 1400 yıl önce Peygamberiz Hz. Muhammet (SAV) veda hutbesinde ‘Canlarınız, mallarınız, namuslarınız mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur’ buyurarak tarihin daha önce hiç görmediği insan hakları manifestosuna imza atmıştır. Bugün ekonomik güçleri ile dünyaya hakim olan batı medeniyeti, her türlü insani değeri kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmediğini her fırsatta ortaya koymaktadır. Sözde insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği ülkeleri özgürleştirmek bahanesi ile ya ülkeleri işgal etmekte ya da meydana getirdiği iç karışıklıkla kardeşi kardeşe kırdırmaktadır. Ve ne gariptir ki bu inan özgürleştirme faaliyetleri yalnız ve sadece İslam coğrafyasında yürütülmektedir. Son yıllarda hayata geçirdiği büyük projeler ile dünyanın dikkati üzerine çekmeyi başaran Türkiye Cumhuriyeti insan hakları savunucularının dikkatini fazlasıyla çeker olmuştur. Son yıllarda açık destekleri ile büyüttükleri terör örgütleri vasıtasıyla ülkemizi kendilerince terbiye etmek isteyen dış güçler, hızlarını alamayarak ülkeyi toptan ele geçirmenin planlarını yapmışlar ve bu niyetlerini 15 Temmuz alçak darbe girişimleri ile ortaya koymuşlardır. İnsanlık tarihinin görüp göreceği en büyük ihanet örgütünün bir kara kahinin önderliğinde gerçekleştirdiği bu alçak girişim, insanlığa, insan haklarına karşı yapılmış en büyük saldırıdır. İnsanlığın dinine, düşüncesine, kimliğine bakmaksızın bizden olmayanın yaşam hakkı yoktur düşüncesi ile yapılan bu saldırı, değil insana hayvana bile eziyet etmeyi büyük günah sayan bir dine inandıklarını söyleyen; sözde altın nesil gerçekte ise dış güçlerin oyuncağı vatan hainlerinin eliyle gerçekleştirilmiş olması oldukça manidardır. Kumpası, yalanı, hileyi, alçaklığı huy edinmiş bu ahlaksız yapı karşısında zalime boyun eğmektense ölmek yeğdir. Düşüncesini kendisine şiar edinmiş büyük milletimiz, 15 Temmuz günü öleceğini bile bile tankın altına yatmış, kendini kurşunların önüne atmış bazense belki havadan bomba yağdıran uçaklara engel olurum düşüncesi ile varı yoğu tarladaki mahsulünü ateşe vermiştir. Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde yer alan ülkemizin düşmanları dün de vardı. Bugün var. Yarın da olacaktır. Daha birkaç gün önce kalleş bir saldırıda gencecik 44 fidanımız hain saldırıda şehit olmuş, 44 ocağa ateş düşmüştür. Cesaret korkunun yokluğu değildir. Cesaret korkuya galip gelmektir. Ne mutlu korkuya galip gelip şehadet şerbetini içenlere. Kökü dışarda bu hainlerle mücadelede şehit olan ana kuzularına Allah’tan rahmet diliyor, geride kalanlara sabırlar diliyorum. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışını benimsemiş büyük milletimiz yaratılanı yaratılandan ötürü sevmiş, kendisine sığınan herkesi şefkatle kucaklamıştır. Bunun en canlı örneğini 3 milyondan fazla savaş mağduru mültecileri bağrına basarak göstermiştir. Birkaç bin mülteci ülkelerine girecek korkusuyla sınırlarını dikenli tellerle kapatanlar, ihtiyaç sahibi insanların mağduriyetlerinden kendilerine eğlence çıkaranlar, diğer taraftan kendi devleti, milletine ihanette sınır tanımayanlara kucak açanlar bize hiçbir zaman insan hakları dersi veremez. Hele hele kendi tarihlerinde Kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğleriz ifadesi varken. Bu duygu ve düşüncelerle İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası’nı kutlar, programın hazırlanmasında emeği geçen başta okul müdürümüz Mehmet Uğurelli olmak üzere emeği geçen öğretmen ve öğrencilerimizi tebrik ederim” dedi.
CEMAL HÜSNÜ KANSIZ: “RABBİMİZİN RIZASI İÇİN SAYGI GÖSTERMEYİ ÖĞRENMİŞ BİR TOPLUMUZ BU NOKTADA DA KİMSEDEN EN UFAK DERECEDE ALACAK BİR DERSİMİZ YOKTUR”
Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız programda yaptığı konuşmada, “İnsan Hakları Haftası’nı insanlarımıza gerçekten saygı gösterilebilecek güzellikler ile dolu olmasını diliyorum. Bu programın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Okul Müdürümüz Mehmet Uğurelli’nin görev değişikliği olacak, kendisine yeni görevinde ve bundan sonraki yaşamında başarılar diliyorum. Görev yerlerimiz değişik olsa da bizim kardeşliğimiz devam eder. Biz memleket, vatan, bayrak, ezan aşkı ile görevimize devam ettiğimiz sürece hiç bulunduğumuz konumun önemi yoktur. Önemli olan Rabbimizin rızasını kazanmak için mazlumlara ve mağdurlara yardımcı olmaya gayret etmek ve bu şekilde düşündüğümüz için gayret gösterdiğimiz için Türkiye 15 Temmuz başta olmak üzere birçok musibetten Rabbimizin rızası ile kurtulmuştur. Zalimler dünyanın birçok yerini kan gölüne çevirdiler. Değerli kızımız anlattı Halep başta olmak üzere istedikleri bir dünya olması için hiçbir şeyden kaçınmıyorlar. Zalimlerin silahları, terör örgütleri, kuklaları var. Mazlumların kimi var? Mazlumların Allah’ı var. Her şeyden önce mazlumların Allah’ı var, Allah sevgisini güzelliğini kalplere koyan güzel insanlar var. Türk insanı da kalbinde olan Allah aşkı, mazlum sevgisi ile mazlumlara gönlünü de memleketinin de kapılarını açmıştır, açacak. Tarihte atalarımız böyle yapmıştı. Biz hep diyoruz ya üç kıtada at koşturduk. Üç kıtada insanlara mazlumların yanında olmayı zalimlerin karşısında olmayı gösterdik. Eğer bu misyonumuzu yeniden üstlenmemiş olsaydık inanın Türkiye’de bu kadar sıkıntılar olmazdı. Türkiye yeniden küllerini, üzerindeki sıkıntıları atıp eski kökenine tarihindeki güzelliklerine döndüğü için böyle sıkıntılar yaşıyoruz. 15 Temmuz bunun için oldu. Daha çok yakında 44 kardeşimizi memleketimizin çeşitli yerlerine ve gönlümüze gömdük. Rabbim mekanlarını cennet eylesin, kızımızın söylediği gibi Peygamber Efendimiz (SAV)’e komşu etsin. Onları ve bütün şehitlerimizi rahmet ve minnet ile anıyoruz. Yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. İnsan hakları dediğimizde ben bir insan hakları başkanı olarak ilçelerde çeşitli tarihlerde insan haklarının teşkilatının başkanı olarak da şöyle bir hava gördüm, 2000’li yılların başında insan hakları dediğimizde batının bize dayatmak istediği bir şeyi biz neden insan hakları ile ilgili bir konuda böyle bir kompleks içine kapılırdık çok anlamak mümkün değil. Aslında insan hakları Milli Eğitim Müdürümüz Ahmet Beyin dediği gibi kültürümüzün, tarihimizin derinliklerinde olan bir şey. Yani bırakın 68 yıl önceyi 1400 yıl önce Peygamber Efendimiz (SAV)’in veda hutbesinde verdiği mesajlar gerçekten manifestosudur. İnsanlık bunu bu kadar zaman sonra kavramaya çalışmışsa ki şekil olarak da bir şeyler söylemişse o onların eksikliği biz kültürümüzde tarihimizde hem insanlara hem hayvanlara hem çevreye ve bitkilere Rabbimizin rızası için saygı göstermeyi öğrenmiş bir toplumuz bu noktada da kimseden en ufak derecede alacak bir dersimiz yoktur. Tersine Türkiye insan hakları destanlarının yazıldığı, güzelliklerin yaşandığı bir memlekettir. Bu güzellikleri bu şekilde anlayıp anlatmak bizim görevimiz. İşte buradaki programda bunun örneklerinden bir tanesi. Ben İlçe Milli Eğitim Müdürümüze talimatı verdim bu programın birkaç düzeltme yapılmış halini Çekmeköy’e yaygınlaşması için Turgut Özal Kültür Merkezimizde de tekrar oynanması için gerekli çalışmaları yapacağız. İnşallah Çekmeköyümüzün bütün kesimleri bu programı bu güzelliği görmüş olacaklar” dedi.
Protokol konuşmalarının ardından Türk Kızılayı Çekmeköy Şubesi tarafından düzenlenen 15 Temmuz Vatan Sevgisi Adlı Resim Yarışması’nda dereceye giren öğrenciler ödüllerini almaları ile program son buldu.